• HI There!
  • RECIPES
  • Travel
  • Event
  • HI There!
  • RECIPES
  • Travel
  • Event
2K
Bonjour Bonita by Gizem
Bonjour Bonita by Gizem

Roma

  • 17.2K views
Total
0
Shares
0
0
0

Beni en çok heyecanlandıran ve devamlı özlem duyduğum büyülü şehir Roma. Sokakları, her attığın adımda seni içine çeken sanat eserleri, yapıları, meydanları, sokakları gezerken kulağına fısıldayan müzikler, sanatlarını sokaklara dökmüş ressamları ile tam bir yaşayan, buram buram sanat kokan ölümsüz şehir Roma.

İtalya’nın başkenti Roma’nın nüfusu en son 2016 yılına göre 3.737.750 olarak kaydedilmiş. Bu tarihi yer  7 tepe üzerinde kurulmuş en kalabalık turistlik şehir. Barok ve rönesans dönemlerden kalma kiliseler, sanat eserlerleri ve tarihi yapıları içinde bulunduruyor. Ayrıca Roma katoliklerin merkezi. Roma, Yemek kültürü, tarih, mimari, sanat ve modanın başkenti aynı zamanda.

Dünya tarihi bakımından çok fazla önem taşıyor Roma. Sanata meraklı olanlar için gidilip görülmesi gerçekten şart. Özellikle gitmeden gezeceğiniz yerlerin tarihini iyice araştırırsanız sizin için daha da iyi olacak. Roma’ya adımınızı attığınız anda hemen bir gezi haritasını alın. Ufak bir kafeye gidin. Kahvenizi belki de yanında güzel bir italyan’a özgü tiramisu’nuzu yerken gezi planınızı oluşturun.

Ben Roma’da İspanyol Merdivenlerinin yakınında bir otelde konakladım. Bütün her yeri yürüyerek dolaştım. Sizlere de öneririm. İnanın tarih kokan Roma sokaklarının gerçek tadını bu şekilde anlayacaksınız. Tabi sadece tarih ve sanat değil. Yemekleri ile bütünleşen ve adından söz ettiren bir şehir Roma. Bunların en başında tabiki de aklımıza hemen Pizza geliyor. Bir kaç yer haricinde İstanbul’da yediklerinle asla kıyaslanamayacak kadar lezzetli. Sokaklarda, meydanlarda karşınıza çıkıyor pizza yiyebileceğiniz mekanlar. Belki dar bir sokak arasında içerisinden piyano sesi gelen bir yerde ya da yanı başındaki sokaktan akordiyon seslerinin yükseldiği başka bir mekanda. Tabiki sadece pizza değil. 600’den fazla çeşidi ile dünyanın en fazla makarna üreten şehri burası.


“Belki Two Greedy Italians isimli programı bilenleriniz vardır aranızda. Antonio Carluccio ve Gennaro Contaldo dünyaca ünlü iki şefin, İtalya’nın sokaklarında gezip, yemeklerini pişirdikleri, hem gözünüzü doyuran hem de iştahınızı kabartan bir program. Digitürk Home & Entertainment kanalında “İki Obur İtalyan” isminde bütün bölümlerini izleyebilirsiniz.”


O zaman şimdi Roma’ nın en güzel yerlerini dolaşma zamanı. Ve ilk olarak,

İspanyol Merdivenleri / Piazza di Spagna

Öncellikle ismini merdivenlerin hemen altında bulunan İspanya elçiliğinden almış olan bu merdivenler tam olarak 135 basamak. Merdivenlerin bulunduğu yer ise Piazza di Spagna meydanı. Zamanla bu merdivenler gençlerin buluşma noktası haline gelmiş. Her zaman çok kalabalık. Meydanı ise dünyaca ünlü çeşitli markalara ev sahipliği yapıyor. İspanyol merdivenlerinde oturmanın ya da dinlenmenin bizim ülkemizde pek de alışık olmadığımız bir kuralı var. Yemek, içmek kesinlikle yasak. Yakalandığınız anda polisler sizi hemen uyarıyor. Para cezasıda alabilirsiniz. İçki içen bir grup genci polislerin, merdivenlerden kaldırıldıklarına şahit oldum. En güzeli basamaklarında oturun ve belli bir süre güzel sokağın haraketliliğini izleyin. Ve tabiki de bol bol fotoğraf çekmeyi unutmayın.

İspanyol merdivenlerini bitirdikten sonra hemen meydanda bulunan İtalyan dondurmacısından bir kaç top dondurma aldıktan sonra Roma’nın en merak edilen çeşmesine doğru ilerliyorum.

Aşk Çeşmesi / Fontana di Trevi

Buraya gelmeden önce ilk olarak çeşmenin, suyun sesi geliyor kulağınıza. Köşeyi döndüğünüzde ise kocaman bir kalabalık, çeşmeye arkasını dönüp para atan ya da atmaya çalışan turistler karşılıyor sizi. Turistlerin en uğrak yeri Aşk Çeşmesi diğer bir ismiyle Trevi Çeşmesi. Ünlü sanatçı Nicolo Salvi tarafından tasarlanan bu güzel çeşme, 3 yolun kesişme noktasında yer alıyor.

Klasik ve Barok karışımı olarak yapılmış, dünyadaki en ünlü çeşmelerden birisi. Trevi Çeşmesi’nin tarihi, İmparator Augustus döneminde başlıyor. Belirli dönemlerde çeşme restore edilmiş. En son 1998’de temizlenmiş ve su sistemi de yenilenmiş. En büyük özelliği tabikide çeşmesi değil. Yine Roma klasiklerinden bir sanat görseli Trevi Çeşmesi.  Bu çeşmenin turistler için en büyük özelliği tabikide para atılması.Sırtını çeşmeye vererek sol elinizle sağ omuz tarafından havuza atıyorsunuz. Kural bu 🙂 Ben ilk atacağım zaman hangi el nasıl derken sağolsun bir polis benim farketmiş olmalı ki hemen bana yardıma gelmişti. Para atmakla ilgili bir kaç tane rivayet var. Ama en çok tekrar Roma’ya gelmek için para atıldığı yönünde. Tabiki herkesin bunu dilediğini sanmıyorum 🙂

Sant’Agnese in Agone

 

Vittorio Emanuele II Abidesi

Şehrin hareketli meydanlarından Piazza Venezia’da yer alan Vittorio Emanuele II Abidesi, Giuseppe Sacconi tarafından Birleşmiş İtalya Krallığı’nın ilk kralı II. Vittorio Emanuele’yi onurlandırmak için 1885-1911 yılları arasında yapılmış. Bu devasa yapı 135 x 75 metre ebatında. Beyaz, saf mermerden yapılan bu abide’de, Roma’nın her yerinde olduğu gibi burada birbirinden güzel heykelleri görmek mümkün.

Uzun sütunları, at üstündeki Vittorio Emanuele heykeli, sağ ve sol üst köşelerde yer alan tanrıça Victoria’nın üstünde olduğu dört at heykeli ile bu görkemli yapı, Roma’nın bir çok manzarasında karşınıza çıkıyor. Yapının girişi Birleşmiş İtalya müzesine ev sahipliği yapıyor.

Çok uygun bir rakama Abide’de bulunan asansör ile en üst katına çıkıp terastan Roma manzarasının tadına varabilirsiniz.

Venus ve Roma Tapınağı

Kolezyum’un karşısında yer alan ve çoğu bölümü yıkılmış olan bu tapınağı MÖ 46 yılınca Sezar tarafından Roma Tanrıçası Venüs’e adanmış.

 

 

Bu alan MS 80 yılında çıkan yangında zarar görmüş. Daha sonra bir kaç kere yeniden restore edilmiş. Geriye kalan sütunları Kolezyum manzarasından da görebilirsiniz.

Sant’Angelo Kalesi

Tiber Nehri  kıyısında bulunan bu kalenin biraz kasvetli göründüğünün farkındayım. Bu şekilde görünmesinin de bir çok sebebi var aslında. Zamanında hapishane olarak kullanılan bu kale içerisinde mahkumlar hücrelerde, işkence odalarında tutuluyor ve burada idam ediliyorlardı.

135 yılında mozole olarak inşasına başlanan yapı yıllar içinde duvarları güçlendirilmiş, 13. yüzyılın sonlarında papalık tarafından kaçış noktası olarak belirlenmiş ve St. Peter Bazilikası ve Sant’Angelo arasında gizli bir koridor inşa edilmiş.

Kaleyi görür görmez gözünüze çarpan devasa “Mikail” heykelini ilk 1536’da yılında, Montelupo tarafından yapılmış. Fakat sonradan beğenmemişler ya da vazgeçmiş olacaklar ki heykeltıraş Peter Anton von Verschaffelt 1753’te yapmış olduğu bronz bir heykel ile değiştirmişler. Aslında içerisinde çok fazla eserlerlere ev sahipliği yapan kale zamanla hasar görmüş ve bir çok heykel kaybolmuş. Günümüzde ise bu kocaman yapı müze olarak faliyet gösteriyor.

Tuna nehrine uzanan Kale’nin manzarası içerideki kasveti biraz olsun unutturuyor. Nehirde 20 adet köprü bulunuyor. Bu köprülerden biri ve en güzeli Sant’ Angelo Köprüsü. Kale’nin tam önünde bununan bu köprü trafiğe kapalı. Köprü baştan sona kadar görebileceğiniz muhteşem heykeller ile görsel şölen sunuyor. Köprü üzerinde yürümenizi şiddetle öneririm.

Total
0
Shares
Share 0
Tweet 0
Pin it 0
Previous Article

Vatikan / Roma

View Post
Next Article

Santorini

View Post

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hello, I am Gızem!

I’m so glad you’re here.

I am a digital designer who loves to share the beauty of life, travel, and is passionate about making healthy and delicious food.

  • Cappadocia
  • Batu Caves / Kuala Lumpur
  • Ellis Island
  • The Statue of Liberty
  • Sagrada Familia / Barcelona

Input your search keywords and press Enter.